Yarın Kadar Genciz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Başkalarını dinlemeye değil, bir söz söylemek için toplandık!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 HÜKÜMET NEREYE?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
gencmuhendis




Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 21/02/10

HÜKÜMET NEREYE? Empty
MesajKonu: HÜKÜMET NEREYE?   HÜKÜMET NEREYE? Icon_minitimePtsi Haz. 21, 2010 8:59 am

İHSAN ÇARALAN-caralan@evrensel.net

HÜKÜMET NEREYE?

Hükümet, dış politikada iyice sıkışmış durumda.
Gerçi başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet ve AKP propagandası; İsrail’le kapışma, AB ile tartışma, ABD ile basın üstünden düello yapmayı bir kahramanlık, “ecdadımıza yakışan bir dış politika tarzı” olarak sunuyor; Türkiye’nin, dünyanın dikkate aldığı bir ülke haline geldiğini iddia ediyorlar ama gerçek hiç de öyle değil. Tersine; “Gazze’ye yardım” gemilerine saldıran İsrail, saldırının biçimi konusunda eleştirilip sıkışsa da, bu sıkışmışlığı, Türkiye’nin dış politikayı tamamen Başbakan’ın içinden geldiği gibi atıp tutmaları ve dışişleri bakanının mistik, ütopik “yeni Osmanlıcı” hezeyanlarına bırakmasından yaralanarak, dünya kamuoyunu kendi lehine çevirecek bir diplomatik atağa dönüştürmeye girişmiş bulunmaktadır.
ABD’nin en zayıf olduğu ve Türkiye’ye Ortadoğu’da en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda bile ABD’ye giden Başbakan yardımcısının başkanlığındaki heyet, ABD Dışişleri Bakanı Clinton’la görüşemiyor ama TÜSİAD heyeti Clinton’la görüşüyor! Hükümet heyeti, bu skandalı, “Biz zaten Clinton’la görüşmek istememiştik” diye geçiştirmeye çalışıyor. Peki de, yüksek dereceli bir heyet Washington’a “derdini anlatmak” için gider de ABD dışişleri bakanıyla da görüşmezse kiminle görüşür ki?
Ya da ABD, Türkiye’nin isteğiyle toplanması istenen “terörle mücadele” toplantısına, ABD temsilcisi gelmediği için toplantı yapılmazsa hükümet de bunu; “Biz ABD ile terörü her zaman konuşuyoruz. Bu toplantıya ABD’nin gelmemesinin ardında bir şey aranmamalı” denirse, buna kim inanır?
Hele ABD’ye giden yüksek dereceli heyet oradayken, ABD’de Yahudi lobileri başta olmak üzere çeşitli lobilerin çoğu görüşmeyi reddedip konuşanlar da, “Heyete fırça atmak için görüşüyoruz” diye randevu veriyorlarsa, bu normal midir? Ya da Temsilciler Meclisi ve Senato’nun tanınmış isimleri, “heyetin yüzüne karşı”, “Türkiye’nin NATO’dan çıkarılmasını” tartışmaya açıyorlarsa, bu bir dış politika başarısı olabilir mi? Yine AB’de tartışmaların “eksen kayması” üstüne kaymış olmasına ne demeli?..
Böylece İsrail’in “yardım gemilerine” saldırmasından sonra tüm dünyada mağdur, saldırıya uğramış bir ülke olarak eli rahatlaması beklenen Türkiye, şimdi manevra alanı daralmış; bir yanında Suriye, Lübnan, Ürdün, öte yanında ise geçici olarak da olsa İran olan bir köşeye sıkışmış durumdadır. Erdoğan-Davutoğlu ekibinin “derin stratejisi” bu mudur acaba?
Bir hükümet dışarıda böyle sıkışırsa, mantıklı olan içeride “birliği-bütünlüğü” savunmak, ülke içindeki muhalif kesimlerle sorunları erteleyerek de olsa uzlaşmaktır! Ama Erdoğan ve AKP Hükümeti öyle yapmıyor. Dışarıdaki başarısızlıkların faturasını da içeriye çıkarmak istercesine, içeriyi eskisinden de çatışmalı hale getirecek bir strateji izliyor. Bu yüzden de dayılanma derecesini yükseltip, bağırıp çağırmayı; kendinden başka herkesi bölücü, hain, statükocu ilan ederek gerçekleri toz duman içinde boğmayı amaçlıyor.
Özellikle de Türkiye, çözümü aciliyet kazanmış en önemli sorununda; Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda daha milliyetçi, daha statükocu bir çizgiye yöneliyor. Bunun için de geçtiğimiz bir yıl boyunca “Demokratik Açılım” adına atılan tüm adımları geri alıyor. Önceki gün Habur’dan giriş yapan barış heyetinin, dokuz ay sonra, onları o gün serbest bırakan mahkeme tarafından tutuklanmasıyla, artık hükümet, “açılım”ın son dayanağını da berhava etmiş bulunmaktadır.
Böylece hükümetin, dış politikadaki milliyetçi-Osmanlıcı atakları, içeride de milliyetçi-statükocu güçlerin; TSK, MHP, Ergenekoncu irili ufaklı odaklar gibi “Kürt sorununu Kürtlerin talep eden güçlerini ezerek çözmeyi” kendi ideoloji ve politik çıkarlarına uygun gören odakların çizgisinde bir “birliği” savunan bir hatta geçtiği gözlenmektedir.
Bu da haftalardır az çok barıştan, demokrasinden yana güçlerin yaptığı uyarıların umursanmadığını, AKP Hükümeti’nin Kürt sorununu çözmekten Kürt direnişini tasfiye etmeyi anladığını şüphe götürmez biçimde ortaya koymuştur. Dolayısıyla AKP Hükümeti’nin Kürt sorunu konusunda giderek Ergenekoncu, milliyetçi-statükocu yola gireceğini söylemek, abartı olmaz.
Bu yolun başka bir çıkışı yoktur!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HÜKÜMET NEREYE?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Yarın Kadar Genciz :: HABERleşme Köşemiz :: Beğendiğimiz Köşe Yazıları-
Buraya geçin: