Yazınız gayet güzel olmuş kutlarım
SÜMERBANK: SANAYİDE DEVLET
Biz Pamukkale üniversitesi tekstil mühendisliği öğrencileriyiz. Derslerimizin birinde bölüm hocamızın anlattığı Sümerbank çok ilgimizi çekti ve araştırma gereksinimi duyduk. Daha sonra bu konu hakkında hocamızla görüşme şansını yakaladık. Hocamız Sümerbank’ın özelleştirme öncesi, özelleştirme dönemi ve sonrasında bilfiil yakından takip edebilme fırsatı yakaladığından, özelleştirmenin yakın tarihiyle ilgili çok çarpıcı gerçeklerle karşılaştık.
Sümerbank 1933 yılında halk desteğiyle oluşturulmuş bir kuruluştur. Demir-çelik tesislerinin, çimento fabrikalarının, kağıt ve selüloz tesislerinin Sümerbank bünyesinde kurulup, daha sonra kendi bünyesinden ayrılarak birer kuruluş olması, içersinde 50 bin civarında emekçi barındırması bize Sümerbank’ın büyüklüğünü gösteriyor. Anadolu’nun değişik bölgelerinde, başka hiçbir sanayi tesisinin olmadığı yerlerde ( Nazilli Bergama Kayseri ) Sümerbank fabrikalar kurup, halk için istihdam olanağı sağladı. Günümüzde devletin bu kadar büyük bir yapıya sahip olmamasının ne kadar üzücü bir durum olduğunu söylemeye gerek bile yok.
Sümerbank en çokta tekstil mühendisleri için büyük bir kayıp olsa gerek. Çünkü tekstil mühendisliği öğrencileri için pratik yapma imkanı sağlayan, öğrenim süreleri içinde öğrenciye burs veren ve eğitim sonunda iş garantisi sunan devasa bir kurumdu Sümerbank. Ucuz iş gücünü engelleyip maaşlar konusunda dengeleyici rol üstlenmesi de emekçiye ve halka verdiği değerin göstergesiydi. Ayrıca memur veya memur çocuğu çok iyi bilir sümerin tekstil ürünlerini. Şimdilerde herkes özlüyor, ucuzluğundan ve kalitesinden bahsediyor o ürünlerin.
Birçok alanda yapılan özelleştirmeden 1995 yılında da zarar ettiği gerekçesiyle Sümerbank nasibini aldı. (gerekçe hep aynı ilginç.) Medya sayesinde yakından tanıdığımız Garipoğlu Şirketler grubu( hayyam garipoğlu) na bir yıllık karına satıldı. Tamam, gerçekten zarar ediyor olsaydı!!! Sümerbank’ın kapatılması mantıklı olabilirdi. Unakıtan’ın dediği gibi kar edende satılmalı, etmeyende prensibi uygulanmamalıydı. Aklımıza takılan diğer bir soru da birçok özel firmada bile bulunmayan makineler neden ar-ge ol(a)madı!!! da çürümeye terk edildi?
Hocamızın bize anlattıklarının hangi birine yer verebileceğimizi seçemedik, bunlardan bazılarını sizinle de paylaşalım istedik;
Örneğin, Sümerbank öyle bir tarih olarak yer almış ki geçmişimizde. Hocamız tekrar o eski Sümerbank yerleşkesini oranın eski işçileriyle ziyaret etmek istediğinde, gencinden yaşlısına kimse o günleri hatırlamak istemiyor. Bunun en büyük sebebi ise genç-baba-dede gibi 3 farklı kuşağın farklı ya da aynı zamanlarda hayatlarını buradan elde ettikleri gelirle devam ettirmesi olduğunu paylaşıyor hocamız.
Hocamıza kapatılmanın nedenini sorduk ,cevapsa gerçekten çok ilginç!!! Sümerbank’ın kapatılma kararının orada bulunun ve bilfiil çalışmanın içersinde yer alan kişilerin bir kararı olmadığı. Tam aksine bilin(e)meyen bir şehir dışı telefonunun bir paydos zilini andıran sesi olmuş. Gelen ani bir karar (dayatma) sonucunda çalışanların belki de hayatlarının bir parçası olmuş bu yerleşkeyi bir daha geri dön(e)memek üzere, anılarını da yanlarına alarak, 50bin kişilik bir veda yaşadılar, şeklinde açıkladı.
2005’te Kemal Unakıtan’ın bir konuşmasında devletten sanayici olmayacağı bunun bir hükümet politikası, prensibi ve ilkesi olduğu açıklamalarını da duyduk. Halk iradesi dediğimiz ilke, artık geçen bir jeton değil galiba bu memlekette. Kapitalizmin getirdiği özelleştirme daha çok birilerinin cebine çıkan yollar için yapılıyor günümüzde. Sesin ne kadar çıktığı değil kimden çıktığı önemli olmuş sanırım. Günümüzde de tekel işçilerinin bize gösterdiği gibi özelleştirme halk için değil de prens(ip)leri olan hükümet politikaları için yapılıyor.
Bugün 10 binleri işsiz bırakan Tekel gibi o günde 50 bine yaklaşan Sümerbank işçilerinin işsiz kaldığını halka unutturan medyaya rağmen öğrenmemizi sağlayan hocamıza sonsuz teşekkürler.