Mahir Çayan kimdir?
Mahir Çayan, 15 Mart 1945 tarihinde Samsun'da doğdu. Lise eğitimini tamamladıktan sonra, bir süre İstanbul'da sırasıyla tıp ve hukuk fakültelerine devam etti ve son olarak Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne (SBF) geçti.
SBF'deki öğrenciliği sırasında bir süre Fikir Kulüpleri Federasyonu'na bağlı SBF Fikir Kulübü'nün çalışmalarını izleyen Çayan, 8 Kasım 1965 günü üyeliğe girdi. 23 Aralık 1965 günü yapılan genel kurulda ikinci başkanlığa, Ocak 1966'da ise başkanlığa seçildi. 1970'lerde gelişen DEV-GENÇ Hareketi içerisinde yetişen Mahir Çayan, bu hareket içinde fılizlenen, Devrimci Hareket'in öncülüğünü yaptı.
Çayan, 1969 ortalarında filizlenmeye başlayan ve 1970'in ikinci yarısında netleşen THKP-C'nin kurucusu ve yöneticisi oldu.
İdamları engellemek istiyorlardı
12 Mart 1971 darbesinin ardından, 1972'nin ilk aylarında THKP'nin İstanbul'daki asıl örgütlenmesi büyük ölçüde teslim alınmıştı. Ankara'da da barınmanın zorlaşmasının ardından, partinin merkezinden geriye kalan Mahir Çayan ve Ertuğrul Kürkçü, THKO üyeleri Cihan Alptekin ve Ömer Ayna ile birlikte, partinin Doğu Karadeniz'deki çalışma alanına geçmek üzere gizlice Fatsa'nın Yapraklı köyüne yerleştiler.
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan hakkında idam kararının çıkmasının ardından, tek hedef olarak idamlarının engellenmesine kilitlenen Çayan ve arkadaşları, idamları önleyecek yasal yolların tıkanması durumunda, NATO dinleme üssünde görevli İngilizlerin rehin alınmasını kararlaştırdı.
26 Mart 1972 günü, kalabalık bir komando birliği, Fatsa'yı kuşatarak aranmakta olan THKP-C ve THKO militanları hakkında bilgi almak için grubun Fatsa'da deşifre olan bağlantılarını işkenceye aldı.
Arkadaşlarının işkencede olduğunu öğrenen grup, İngiliz görevlileri de kaçırarak, arkadaşları Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Saffet Alp ve Ömer Ayna'nın bulunduğu Kızıldere köyüne ulaşmaya karar verdi.
NATO üssündeki İngilizler rehin alındı
Yapılan keşifin ardından eylem gerçekleştrildi, üç İngiliz görevli rehin alındı, kalanlar etkisiz hale getirildi ve Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ertuğrul Kürkçü, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy ve Nihat Yılmaz, İngilizlerin aracı ile Kızıldere köyüne doğru yola çıktılar. Ertan Saruhan ve Nihat Yılmaz arabayı uygun bir yerde terk ederek Ankara ya da İstanbul'a gitmekle görevlendirildi ve grup Kızıldere köyüne giden toprak yolda aracı terk etti.
Grup, 27 Mart sabahı Kızıldere'ye vararak, arkadaşlarının kalmakta olduğu muhtarın evine ulaştı; ancak köye gelen ilk grubun bağlantılarının deşifre olması ve Niksar'daki bağlantının 29 Mart'ta yakalanması üzerine güvenlik güçleri Çayan ve arkadaşlarının Kızıldere'de olduğunu anladı.
30 Mart 1972 günü sabahı muhtarın, evine bilgi almak için gelen jandarmalara önceden hazırlanmış ihbar mektubunu teslim etmesi üzerine operasyon başlatıldı.
Evin ve köyün binlerce komando tarafından sarılması üzerine grup, taleplerine karşılık verilmez ve yaylım ateşi açılırsa rehineleri öldürüp çarpışma kararı aldı. Güvenlik güçlerinin İngilizlerin kendileri ile konuşturulması talebine olumlu yanıt veren grup, rehineleri çatıya çıkardı. Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Cihan Alptekin ve Saffet Alp görüşme için çatıda beklerken, gruba makineli tüfeklerle ateş açıldı. Üç kişi deliklerden eve atlamayı başarırken, Mahir Çayan başından yediği altı kurşunla can verdi.
Ardından karar gereğince teknisyenler öldürüldü ve savunmaya geçildi. Ertuğrul Kürkçü ve Saffet Alp dışındakilerin tamamı hayatını kaybederken, ateşin kesilmesi üzerine eve giren güçler can çekişen Saffet Alp'i kurşuna dizdiler. Evin girişindeki samanlığa saklanan Kürkçü, muhtarın verdiği sayı ile ölü sayısının tutması üzerine askerlerin köyden ayrılması sayesinde hayatta kalabildi.
Ancak babasının cesedini tesbit edememesi üzerine yapılan aramada, saklandığı samanlıktan ayrılamamış olan Kürkçü ağır yaralı olarak yakalandı.