Konunun görüntülenme sayısı artmış ancak, cevap olmamış ben bir başlangıç yapmaya çalışayım, buradan devam edelim. Duruma Leninist bir biçimde baktığımızda, Emperyalizm'im, Kapitalist sistemim en yüksek seviyesi olarak nitelendirilebileceğini görmüş oluyoruz. Öyleyse Emperyalist sistemin temeli Kapitalizme bağlanıyor. Emperyalist bir sisteme karşı çıkış(ANTİEmperyalizm), aynı zamanda Emperyalizm'in kapsadığı Kapitalist sistemede bir karşı çıkış olarak nitelendirilebiliriz. Biri diğerini kapsama şartıyla iki küme düşünelim. Kapsayan yani diğerinden büyük olan kümeye karşı çıkış dolayısıyla diğer küçük küme(Kapitalizm)'e de karşı çıkış manasına gelmektedir. Bir örnekle açıklamaya çalışalım. Kapitalist sistemin kökü emek sömürüsüne dayanıyor. Artı-değer'i patronun kendi cebine aktarması olarakta adlandırabiliriz. Kapitalist bir ülkede kendi kaynaklarını ve kendi kaynaklarını sömürmek için, kendi ülkendeki emek gücünün sömürülmesi gerekmektedir. Emperyalist sistemde buna ek olarak kendi ülkenin dışında başka ülkenin kaynaklarınıda sömürme giriyor. Başka ülkenin kaynaklarını sömürmek içinde başka ülkenin emek gücününde sömürülmesi gerekmektedir. Yani kaynağı aynı emek gücünün sömürüsü. Şimdi gelelim sorumuza hem Kapitalist hemde Anti-Emperyalist olunabilir mi? Bir ülkenin Anti-Emperyalist olabilmesi için. Hem kendi içinde hemde dışarıdaki tüm ülkelerde, hem sömürgeciliğe hemde ülke içindeki Kapitalist sisteme karşı olmak gerekiyor. Kapitalist sistemede karşı olması zorunluluğunu yazının başında yazmıştım. Bir ülke hem Kapitalist hemde başka ülkelerin sömürgeleştirilmesine karşı olunması denirse bu bu biçimde tatışılabilir. ANCAK kitaptada geçtiği gibi Kapitalist ve Anti-Emperyalist olunması demek. Hem Emperyalizm'e, hemde Emperyalizm'in Kapitalizm'ide kapsadığı için Kapitalizm'ede karşı olmak demek anlamına gelmektedir. Kapitalizme hem karşı olup hem Kapitalizm savunulamayacağından, Bir ülkenin yada düşüncenin, hem Kapitalist hemde Anti-Emperyalist olması beklenemez.