İHSAN ÇARALAN-caralan@evrensel.net
Generaller dalgası!
Ergenekon davasının “Balyoz Eylem Planı” soruşturması çerçevesinde yapılan dalgası dün gerçekleşti. Yirmiden fazla ayrı adrese yapılan baskınlarda, aralarında eski iki kuvvet komutanı ve eski 1. ordu komutanının da bulunduğu emekli orgeneral, korgeneral, tümgeneral ve albaylar gözaltına alındı. Geleneğe bakılırsa, Ergenekon soruşturmasının bu “dalgasına” “Generaller Dalgası” deneceğini söyleyebiliriz.
Generallerin operasyonunun, “Balyoz Eylem Planı” belgelerinde “ıslak imzaları olan” emekli generalleri ve muvazzaf subayları kapsadığı ve bu gözaltına alınanların, büyük ölçüde bu planla ilgili olduğu belirtiliyor. Bu kapsamda ele alındığında ve “Balyoz Eylem Planı’nda” 33’ü general 166 subayın imzasının olduğu göz önünde bulundurulduğunda, gözaltına alınanların daha da artması sürpriz olmayacaktır.
“Balyoz Eylem Planı” ortaya çıktığında iki soruşturma başlatılmıştı. Bunlardan birincisini Ergenekon savcıları, ikincisini ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı yürütüyordu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, olay sonrası yaptığı basın açıklamasında, “Lanetliyorum!” diye gürlemiş; “bu konuda Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın soruşturma başlattığını, en kısa zamanda varılan sonucun kamuoyuna açıklanacağını” duyurmuştu. O zaman bir hafta içinde bu araştırmanın tamamlanacağı söylenmişti; ama bu soruşturma, ancak önceki gün tamamlandı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın yaptığı araştırmada ulaşılan sonucun, Genelkurmay Başkanlığı’na sunulduğu açıklandı.
Operasyonun, Kara Kuvvetleri’ndeki soruşturmanın tamamlanmasına paralel olarak ortaya çıkması, operasyonun Genelkurmay’ın bilgisi dahilinde olması ihtimalini artırmaktadır. Çünkü daha kısa bir süre önce Erdoğan, bu operasyonları da kastederek; “Genelkurmay Başkanı Başbuğ ile paslaşarak ilerlediklerini” övünerek anlatmıştı. Bu yüzden de dün başlatılan operasyonun, Genelkurmay’ın bilgisi dahilinde olması ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Dahası; operasyonunun, bir yandan 1. Ordu Komutanlığı’nı ve Harp Akademilerini, bir yandan da Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın faaliyetlerini kapsaması, “Balyoz Eylem Planı”nın, 1. Ordu Komutanlığı’nın emir komuta zinciri içinde olmayan (Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı dışında) bir faaliyeti olarak gösterilmesi olasılığını güçlendirmektedir.
Gözaltı listesine bakıldığında; dün yapılan operasyonun, Ergenekon soruşturmasının en kapsamlı, en derin ve en önemli operasyonu olduğunu söyleyebiliriz.
Dahası; dün gözaltına alınan kişilerin adları, daha önce de Ergenekon davasıyla bağlantılı olarak geçmiş; Ergenekon davasının seyrini eleştiren pek çok kişi de, -davanın asıl failleri dışarıda ama- bu soruşturmaya ucundan kıyısından bulaşmış olanların, aylardır içeride tutulduğunu söylüyorlardı. “Dışarıdakiler”den kasıt da, en başta “Darbe Günlükleri”ni kaleme aldığı belirtilen Özden Örnek, bu günlüklerde adı sıkça geçen İbrahim Fırtına ve kimi generallerdi.
Peki böylece, giderek bir “AKP’ye karşı olanlar” soruşturması mecrasına sürüklenen Ergenekon soruşturmasının, bir kontrgerilla davasına dönüşmesi olanaklı olacak mıdır?
En önemli soru budur. Ama sorudan da önemlisi, bu soruya olumlu yanıt verilip verilememesidir.
AKP Hükümeti ve Ergenekon savcılarının izlediği yola bakılırsa, bu soruya olumlu yanıt vermek zordur. Tersine; sorunu yine “AKP’ye karşı bir darbe planı”, “camiye bomba atılacak mıydı atılmayacak mıydı”ya indirgeyecek bir “generaller davası”yla, Ergenekon davası ancak “fiyasko”ya götürülür!
Bunca bilgi ve belgeyi, bunca gerçekleşen darbe, faili meçhul, kayıp, sayısız provokasyon ve katliamı görmezden gelen bir Ergenekon davası; suçlanan generallerin sayısını artırarak sansasyonu büyütür, ama bu davayı bir kontrgerilla davası olarak başarıya götürmesi çok zordur.